İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un kaleminden…GÜNÜMÜZDEKİ KADINLAR HAKLARI…
İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un...
İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu kabul etti.
İSTANBUL
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nu kabul etti.
Dolmabahçe Ofis’te basına kapalı gerçekleşen kabul, yaklaşık 1,5 saat sürdü.
Feyzioğlu, Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Görüşmeye, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da katıldığını belirten Feyzioğlu, “1.5 saati aşan, son derece samimi ortamda ve yapıcı bir görüşme ve hatta görüşmenin ötesinde bir çalışma toplantısı oldu” ifadesini kullandı.
Görüşmede ilk olarak, Hak-İş’e bağlı FENİŞ Alüminyum işçilerinin sorunlarını aktardığını kaydeden Feyzioğlu, “Benim işçi kardeşlerime sözüm vardı. Hak-İş konfederasyonuna bağlı FENİŞ Alüminyum işçilerinin yaklaşık 1 yıldır devam eden bir direnişleri var. Kendileri benden taleplerini Sayın Başbakan’a iletmemi istemişlerdi. Bunu dile getirdim. Sayın Başbakan çok yakından ilgilendi. Konfederasyon Başkanı’nı aradı ve en kısa sürede çözülmesi talimatını da verdi. Umutla bekliyoruz. Sizin aracılığınızla FENİŞ Alüminyum’un kahraman işçilerine, emekçi kardeşlerime selam gönderiyorum” diye konuştu.
CMK 250 ile yetkili mahkemelerin 5 Temmuz 2012′de yürürlüğe giren kanunla kaldırıldığını ancak mahkemelerin kanuna eklenen geçici 2. maddeye dayanılarak ellerindeki işler bitip kesinleşene kadar yargılamalarının mümkün hale getirildiğini hatırlatan Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben bunu şu örnekle açıklamıştım: Bir ilacın sağlığa zararlı olduğunu tespit ediyorsunuz, üretimini yasaklıyorsunuz ama eczanelerdeki stoklar tükenene kadar satılmasına izin veriyorsunuz. Yani ‘öldürmeye devam etsin’ diyorsunuz. TBMM, 5 Temmuz 2012′de, özel görevli mahkemeleri, demokrasilerde yeri olmadığı, antidemokratik olduğu, adil yargılanma hakkına, evrensel ölçütlere aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırdı. Aynı zamanda ellerindeki işlere izin verecek bir geçici 2. maddeyi kabul etti. Bugün ne çekiyorsak, bu yanlışlık sebebiyle çekiyoruz. Dolayısıyla bizim önerimiz, bir kere geçici 2. maddenin kaldırılmasıdır. Bu konuda Sayın Başbakan’ın son derece olumlu yaklaştığı kanaatini edindim. İkincisi, 5 Temmuz 2012′de aslında özel görevli mahkemelerden alınıp, genel mahkemelere gönderilmesi gereken davalar bu geçici 2. madde garabeti sebebiyle görülmeye devam ettiğine göre buna da bir çözüm getirmek lazım.”
“Bakanlıkla pazartesi gününden itibaren çalışmaya başlayacağız”
İlgili kanunun geçici 2. maddesinin kaldırılmasını ve özel yetkili mahkemelerce verilen kararları Yargıtay’ın takdire yer bırakmayacak şekilde görev yönünden bozmasını emreden bir kanun değişikliğini istediklerini ifade eden Feyzioğlu, Balyoz Planı davasında olduğu gibi kesinleşmiş davalara ilişkin ise çıkacak kanuna yapılacak eklemeyle yeniden yargılama zorunluluğu getirilmesini talep ettiklerini söyledi. Feyzioğlu, şöyle konuştu:
“Bu formülümüzde af veya denetimli serbestlik gibi bir talep yok. Bu, kuşkusuz sıkıntı yaratır bir af ve denetimli serbestlik talebi. Çünkü ‘biz suçsuzuz’ diye haykıran insanlar ve sapla samanın, doğruyla yanlışın, haklıyla haksızın, suçluyla suçsuzun birbirinden ayrılması lazım. Önerimiz, geçici ikinci maddeyle sebebiyet verilmiş olan bu hukuk dramının, hukuk trajedisinin yine yasama kartıyla çözümünün önünün açılması ve son dönemde yargıya üst düzeyde ifade edilen güvensizlik ve suçlamalar karşısında yıpranmış olan yargıya güvenin yine doğrudan doğruya yargı eliyle tesis edilmesi, yeniden sağlanması. Yani yasama organı yargının önünü açacak, yargı da genel mahkemelerde kendine duyulan aşırı güvensizliği toparlayacak. Sayın Başbakan’ın bu konudaki yaklaşımı bizim izlenimimize göre son derece sıcak ve olumlu oldu. Sayın Adalet Bakanı’na, TBB’yle istişare etmelerini, bu konuda birlikte çalışılmasını ifade etti. Biz de hukukun üstünlüğünün sağlanması noktasında ilkeli duruşumuzu kararlı bir şekilde koruduğumuz için kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın bu talebine ‘evet’ dedik ve Adalet Bakanı’yla, Adalet Bakanlığı’yla birlikte bu konuda yakın çalışma içinde olacağız. Öyle umut ediyorum ki Sayın Başbakan Japonya’dan döndüğünde çok somut bir önerimiz ortaya çıkacaktır. Zaten TBB önerisini somut bir şekilde ortaya koymuştu. Bakanlıkla ortak çalışmaya pazartesiden itibaren başlayacağız.”
CMK 250 ile yetkili mahkemelerin 5 Temmuz 2012′de yürürlüğe giren kanunla kaldırıldığını ancak mahkemelerin kanuna eklenen geçici 2. maddeye dayanılarak ellerindeki işler bitip kesinleşene kadar yargılamalarının mümkün hale getirildiğini hatırlatan Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Ben bunu şu örnekle açıklamıştım: Bir ilacın sağlığa zararlı olduğunu tespit ediyorsunuz, üretimini yasaklıyorsunuz ama eczanelerdeki stoklar tükenene kadar satılmasına izin veriyorsunuz. Yani ‘öldürmeye devam etsin’ diyorsunuz. TBMM, 5 Temmuz 2012′de, özel görevli mahkemeleri, demokrasilerde yeri olmadığı, antidemokratik olduğu, adil yargılanma hakkına, evrensel ölçütlere aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırdı. Aynı zamanda ellerindeki işlere izin verecek bir geçici 2. maddeyi kabul etti. Bugün ne çekiyorsak, bu yanlışlık sebebiyle çekiyoruz. Dolayısıyla bizim önerimiz, bir kere geçici 2. maddenin kaldırılmasıdır. Bu konuda Sayın Başbakan’ın son derece olumlu yaklaştığı kanaatini edindim. İkincisi, 5 Temmuz 2012′de aslında özel görevli mahkemelerden alınıp, genel mahkemelere gönderilmesi gereken davalar bu geçici 2. madde garabeti sebebiyle görülmeye devam ettiğine göre buna da bir çözüm getirmek lazım.”
“Bakanlıkla pazartesi gününden itibaren çalışmaya başlayacağız”
İlgili kanunun geçici 2. maddesinin kaldırılmasını ve özel yetkili mahkemelerce verilen kararları Yargıtay’ın takdire yer bırakmayacak şekilde görev yönünden bozmasını emreden bir kanun değişikliğini istediklerini ifade eden Feyzioğlu, Balyoz Planı davasında olduğu gibi kesinleşmiş davalara ilişkin ise çıkacak kanuna yapılacak eklemeyle yeniden yargılama zorunluluğu getirilmesini talep ettiklerini söyledi. Feyzioğlu, şöyle konuştu:
“Bu formülümüzde af veya denetimli serbestlik gibi bir talep yok. Bu, kuşkusuz sıkıntı yaratır bir af ve denetimli serbestlik talebi. Çünkü ‘biz suçsuzuz’ diye haykıran insanlar ve sapla samanın, doğruyla yanlışın, haklıyla haksızın, suçluyla suçsuzun birbirinden ayrılması lazım. Önerimiz, geçici ikinci maddeyle sebebiyet verilmiş olan bu hukuk dramının, hukuk trajedisinin yine yasama kartıyla çözümünün önünün açılması ve son dönemde yargıya üst düzeyde ifade edilen güvensizlik ve suçlamalar karşısında yıpranmış olan yargıya güvenin yine doğrudan doğruya yargı eliyle tesis edilmesi, yeniden sağlanması. Yani yasama organı yargının önünü açacak, yargı da genel mahkemelerde kendine duyulan aşırı güvensizliği toparlayacak. Sayın Başbakan’ın bu konudaki yaklaşımı bizim izlenimimize göre son derece sıcak ve olumlu oldu. Sayın Adalet Bakanı’na, TBB’yle istişare etmelerini, bu konuda birlikte çalışılmasını ifade etti. Biz de hukukun üstünlüğünün sağlanması noktasında ilkeli duruşumuzu kararlı bir şekilde koruduğumuz için kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın bu talebine ‘evet’ dedik ve Adalet Bakanı’yla, Adalet Bakanlığı’yla birlikte bu konuda yakın çalışma içinde olacağız. Öyle umut ediyorum ki Sayın Başbakan Japonya’dan döndüğünde çok somut bir önerimiz ortaya çıkacaktır. Zaten TBB önerisini somut bir şekilde ortaya koymuştu. Bakanlıkla ortak çalışmaya pazartesiden itibaren başlayacağız.”