İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un kaleminden…GÜNÜMÜZDEKİ KADINLAR HAKLARI…
İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un...
İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un...
Danıştay, Adli Kolluk Yönetmeliğinin üst amirlere bilgi vermeyi zorunlu kılan hükümlerinin yürütmesini oy çokluğuyla durdurdu.
ANKARA
Danıştay 10. Dairesi, Adli Kolluk Yönetmeliği’nin, “kolluk amirinin adli olayları mülki idare amirine derhal bildirmesi” ve “cumhuriyet savcısının soruşturmaları cumhuriyet başsavcısına bildirmesini” zorunlu kılan hükümlerinin yürütmesini, davalı idarelerin savunmaları alındıktan veya yasal cevap verme süresi geçtikten sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar oy çokluğuyla durdurdu.
Türkiye Barolar Birliği (TBB), 21 Aralık 2013′te Resmi Gazete’de yayımlanan “Adli Kolluk Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in bazı hükümlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açtı.
Davanın ilk incelemesini yapan Danıştay 10. Dairesi, yönetmeliğin, “adli kolluk görevlilerinin, kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikayetleri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal en üst dereceli kolluk amirine bildireceğine” ilişkin hüküm ile cumhuriyet savcısının soruşturmaları cumhuriyet başsavcısına bildirmesini zorunlu kılan hükmün yürütmesini davalı İçişleri ve Adalet Bakanlığının savunmaları alındıktan veya yasal cevap verme süresi geçtikten sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar durdurdu.
Dairenin 1′e karşı 4 üyenin oy çokluğuyla aldığı kararın gerekçesinde, adli kolluk görevlilerinin adli olaylarla ilgili konuları sıralı amirlerine, cumhuriyet savcılığının da cumhuriyet başsavcılıklarına bilgi verme yükümlülüğünün yargılama alanına ilişkin bir konu olması nedeniyle yönetmelikle düzenlenmesine olanak bulunmadığı belirtildi.
Kararda, ”Yönetmelik hükümleri kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı biçimde ceza soruşturma sürecine ilişkin usul kuralları içermekte, adli makamların görev ve yetki alanlarına ilişkin düzenleme getirmektedir. Aynı zamanda Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesinde yer alan soruşturma gizliliği kuralını da zedeleyecek nitelikteki hükümler, idari düzenleme yetkisinin aşılması nedeniyle yetki yönünden açıkça hukuka aykırı bulunmaktadır” ifadesine yer verildi.
Karşı oy gerekçesi
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir üyenin karşı oy gerekçesinde ise idari yargılama usulü kanununun ”yürütmenin durdurulması” maddesinin 6352 sayılı kanunla değişik 2. fıkrasında idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda davalı idarenin savunması alındıktan ve savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek, yürütmenin durdurulmasına karar verilebileceğinin hükme bağlandığı savunuldu.
Buna göre davalı idarenin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması kararının verilmesinin mümkün olmadığının ifade edildiği karşı oy gerekçesinde, savunma alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilecek, istisnai durumların da aynı düzenlemenin devamında sayıldığı belirtildi.
Karşı oy gerekçesinde, ”Düzenlemede (Uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlemlerin yürütülmesi savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere idarenin savunması alınmaksızın durdurulabilir) şeklinde belirtilmiş olup, dava konusu düzenleyici işlemin yıkım, sınır dışı etme gibi uygulanmakla etkisi tükenecek işlemlerden olmadığı da açıktır. Bu nedenle yürütmenin durdurulması talebinin davalı idarelerin savunmaları alındıktan sonra ve işin esasına girilmek suretiyle incelenmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluk kararına katılmıyorum” ifadesine yer verildi.