İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un kaleminden…GÜNÜMÜZDEKİ KADINLAR HAKLARI…
İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un...
MANİSA
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MÜSİAD Manisa Şubesi'nin yeni hizmet binasının açılışı nedeniyle Anemon Otel'de ...">
İzmirli yazar Zeynep BATIMOR’un...
Başbakan Yardımcısı Arınç, “Birileri cemaatçi kesilip onların sırtından bir siyasi hedefi bombalamaya kalkarsa kusura bakmayın biz hükümetimizin ve başbakanımızın yanındayız” dedi.
MANİSA
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MÜSİAD Manisa Şubesi’nin yeni hizmet binasının açılışı nedeniyle Anemon Otel’de düzenlenen Gala Yemeğinde yaptığı konuşmada, bazı milletvekillerinin AK Parti’den istifa ettikleri haberinin geldiğini söyledi.
Aslında birkaç günden bu yana bunların konuşulduğunu bir kısmının da gerçekleştiğini ifade eden Arınç, konuyla ilgili İzmir’de de sorular sorulduğunu ancak görüşlerini Manisa’da açıklamayacağını söylediğini hatırlattı.
“Ben AK Partiliyim, AK Parti’nin bir bakanıyım, milletvekililiyim, partinin kurucusuyum, bu partiyi sokakta bulmadım” diyen Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu parti milyonlarca insanın duasıyla ve emeğiyle kuruldu. 40 yıldır siyasi hayatım içinde bugüne gelmiş bir insan olarak söyleyeyim. Bu partiyi millet kurdu. İyi düşüncelerle, dualarla ve geleceğe olan ümitlerimizle kurdu. Mayasında iyi niyet, ihlas ve samimiyet olduğu için de bugünlere geldik. Çok badireler atlattık, çok zorluklar çektik ama hamdolsun alnımız açık, başımız dik. Allah’ın izniyle bu sıkıntılardan hükümetimiz de partimiz de başı dik, göklere değecek kadar alnı da apaçık bembeyaz çıkacak. Hiç kimsenin endişesi olmasın.
İstifa eden, yani aramızdan ayrılan hiçbir arkadaşım için kötü diyemem. Onlar bizim değerli arkadaşlarımızdır. Neden çünkü bizden aday oldu veya aday gösterildiler, seçildiler bir kısmı bakan, bir kısmı komisyon başkanı oldu, bir kısmı başka görevlerde bulundu. Şimdi ‘Oh olsun iyi ki gittiler’ dersem kendime saygısızlık etmiş olurum. ‘Geldikleri zaman iyiydi de bakan yaptığımızda iyiydi de şimdi mi kötü oldu’ diyebilirsiniz. Onlar bizim zenginliğimiz. Biz, onların gitmesiyle belki cürümleri kadar onlardan mahrum kalmış olduk, üzülmemek elde değil. Keşke çalışsalardı, milletten aldıkları emaneti önümüzdeki seçime kadar götürselerdi. Kaldı ki özel olarak bir insan olarak hepimizin eksiği, kusuru var. İnsanız, hata yapabiliriz. Özel hayatımızda bazı eksiklerimiz olabilir. İnsan ilişkilerimizde bazı zaaflarımız olabilir ama nihayet aynı kaderi milletvekili olarak paylaştığımız insanlara bugün “güle güle oh ne iyi oldu, bilmem nereye kadar yolunuz var” diyemem, demem böyle bir düşüncem de yok.”
AK Parti’nin grup iç yönetmeliğini kendisinin hazırladığını o dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın henüz milletvekili bile seçilmediğini anımsatan Arınç, 1 yıl da grup başkanlığı yaptığını söyledi.
Partide grup yöneticileri ve bakanların olduğunu milletvekillerinin sıkıntlarını grupta savunabileceğini aynı şekilde itirazını dile getirebileceğini aktaran Bülent Arınç, ”Grup yöneticileri var onlara söyleyebilir, genel başkan yardımcılarına, genel başkana söyleyebilir. Bir milletvekili ise bunları konuşabileceği 10 tane yer var. Teşkilatlarmızın iç bünyesinde konu gündeme gelebilir, bunları yaptıktan sonra da hala rahatsızlığı devam ediyorsa ve bunu kendi ilkeleri açısından yoksa nefsani sebeplerle ‘bu benim hoşuma gitmedi’ diyerek karşı çıkmak doğru değil. Bu prensip meselesi haline gelmişse. O partide kalması da mümkün olmuyorsa yapacağı tek şey var, partisine, hükümetine, başbakanına zarar vermemelidir. Yani ‘ben öyle bir şey yapacağım ama bundan partim zarar görür mü? Zarar görür derse’ hayır yerinde kalacaktır.
Hükümet, başbakan zarar görür mü? Varlık sebebi, bu partinin başbakandır, bu hükümettir bu partidir. Tecrübemle söylüyorum bizim de canımızın çok sıkıldığı zamanlar olmuştur. ‘Yeter artık dediğimiz zamanlar olmuştur’. Ateş çemberinden geliyoruz biz. Ayaklarımızı uzatıp yan gelip yatmadık bugüne kadar. Nelerle suçlandık nelerle karşı karşıya geldik. Mensup olduğum 4 parti kapatıldı. Bunların iddianamelerinde ikinci sanık hep ben olurdum. Son iddianamede. İsmimin geçtiğini duyamadım. İstanbuldaydım. ‘AK Parti’ye dava açılmış’ dediler. ‘Ben var mıyım’ diye sordum önce kimse cevap veremedi sonra araştırdılar, varım. Allaha hamdolsun, olmasaydım kendimden şüphe ederdim” diye konuştu.
Yolsuzluk iddiaları
Bülent Arınç, tarihin her döneminde siyasetçilerin adının karıştığı yolsuzluk iddialarının bulunduğuna işaret ederek, bunların bir kısmı usulsüzlük bir kısmının da yolsuzluk olduğuna değindi.
“Biz esasen yolsuzlukların ayyuka çıktığı bir dönemde iktidara gelmiş ve kurulmuş partiyiz” diyen Arınç, şunları kaydetti:
“Daha ilk günden 3 Y ile mücadale edeceğiz dedik. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. Değerli arkadaşlar hamdolsun üçünde de başarılı olduk. Eğer yolsuzlukların içine batmış hükümetler olsaydık, birkaç arkadaşımızla bu iddialar sınırlı kaldığı için söylüyorum biz bu atılımların hiçbirini yapamazdık. 136 milyar dolar hazinenin rezervi olmazdı Merkez Bankası’nın 750 milyar doları olmazdı. yüksek hızlı trenleri yapamazdık. 17 bin 500 kilometre bölünmüş yol yapamazdık. Milli geliri 11 bin 500 dolara çıkaramazdık. İhracatı artıramazdık. Yolsuzluk bizim hükümetimize izafi edilecek en büyük alçaklıktır, doğru değil. Biz bunun fersah fersah uzağındayız ama başta da söyledim hepimiz insanız, beşeriz şaşarız. Yanlış da yapabiliriz. Bu yanlışlıklar elbette bir gün yargı önünde de hesap verecektir.
Kendi en yakınımızdan biri olsa dahi böyle bir iddia varsa ‘bunu açıklayın, bunun yargılamasını yapın, bunun soruşturmasını yapın’ deriz. Evet masum olduklarını düşünürüz ama öyle iddialar olur ki bunların mutlaka gün yüzüne çıkartılması gerekebilir. Bu bir bakanımız hakkında da olabilir bir bürokratımız hakkında da olabilir. Yolsuzluk denen şey her yerde yapılır. Eskiden bunun adı suistimaldi. Suistimal demek kötüye kullanmak demektir. Bulunduğunuz mevkilerin hatrına rüşvet alıyorsanız zimmet suçunu işliyorsanız yapacağınız işi para karşılığı yapıyorsanız veya yapmıyorsanız bunun karşılığı suistimaldir. Küçüğü büyüğü olmaz. Hepsini araştırmak, hepsinin karşılığını yargı önünde vermek gerekir. Partimizin adı adalet, adalete de hava ve su kadar muhtacız, adalet herkes için lazım. Biz de adalet isminin tecelli etmesini elbette bekler ve bunu destekleriz.”
Bu ülkeyi hazmedemeyenler var
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bu ülkeyi hazmedemeyenler var, parlayan bir yıldız gibi Türkiye. Dış politikadaki başarıları, iç politikadaki toplumsal barışı kurması, ekonomideki başarıları birilerini rahatsız ediyor, hem içerde hem dışarda” dedi.
Hükümetin yıpratılmaya çalışıldığını vurgulayan Arınç, “Kişiler üzerinde yoğunlaşacakları yerde, ‘şu bakan, şu genel müdür, şu müsteşar’ kimi söylerseniz söyleyin, ‘şöyle bir ithamla karşı karşıya kaldı ve onun aklanması gerekir’ derseniz buna hiçbirimiz hayır demeyiz, çünkü adı adalet olan bir partinin mutlaka bunu ispatlaması gerekir” dedi.
Arınç, AK Parti’nin bunu görmezden gelemeyeceğini söyledi. Bundan bahisle bir hükümeti yıpratmaya kalkmanın, bir hükümeti başındaki başbakanıyla beraber tarihte artık ismi geçmeyen bir varlık haline getirmenin, Türkiye’nin istikrarını bu vesileyle bozmanın, ‘bunlar gitsinler de ben şunlara da razıyım’ diyebilenin doğru olmadığına değinen Arınç, şunları kaydetti:
“Geçen televizyonda birisinin sözü hoşuma gitti. Karşısındaki muhataba ‘siz AK Parti gitsin diye Türkiye’nin, Amerika tarafından işgaline bile razı olursunuz’ dedi. Kendi aralarında kavga ettiler. Böylesi düşmanlığı hayal etmek bile kolay değil. Sen kişilere yönel. Bu kişi başbakınımızın en yakınında bulunmuş insanlardan birisi de olabilir. Asrı saadette nasıl olmuşta yaşadığımız şu kadar bin yıl içinde insanlar nasıl yanılabilmiş, hata etmiş, günah işlemiş suç olan bir fiili irtikap etmişse ve bundan sonra da olacaksa bu iş bunu genelleştirmenin, bugüne kadar 11 yıllık başarılı bir iktidarı mezara gömmenin samimiyetle ilgisi yoktur. Bu düpedüz bir ihanettir, yanlıştır. Hukuku ve adaleti savunmak değil bundan istifade bu hükümetin sonunu getirmektir. Sizin amacınız bu ama Allah’ın dediği olacak. Her zaman şuna inanmalıyız. Haktan yanayız hukuktan yanayız. Bu işler ortaya çıktığı zaman da kimin iddiasının ne kadar doğru olduğu ortaya çıkacaktır. 25 yıl avukatlık yaptım. Öyle iddialar olur ki dosyanın içerisinde onları bulamazsınız. Öyle fotoğraflar olur ki sonra bunların montaj olduğu ortaya çıkar. Öyle gazetelere akseden sanık veya şüpheli konuşmaları olur ki siz esas hakim kararıyla dinlenmiş olan kayıtlarda onları göremezsiniz. Türkiye bunları yaşadı. Dolayısıyla sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek de yemesi lazım.”
Soruşturmanın gizliliği ilkesi
Soruşturmanın gizliliğinin esas olduğunu, insanları yargısız infazla linç etmenin siyasetçinin de Türkiye’nin itibarını zedeleyeceğine işaret eden Bülent Arınç, “O insanların kendisi, eşi, çocukları yakın çevresi hangi gözle bakar o insanlara. ‘Sen zaten şunu şunu bile yapmış olabilirsin’ diye şüpheci bakışlarla insanlar, bunlar karşısında nazıl bir eziklik duyarlar. Fitne katilden daha şiddetlidir daha kötüdür. Fitneyi fırsat bilerek birilerini yok etme yolunda kullananlar var. Ben bunu bir Bakanlar Kurulu toplantısından sonra söylediğimde bir takım dindar arkadaşlarımız bizi çok seven benim de kendilerini çok sevdiğim insanlar üzüntü duydular. Sözüm onlara değildi ki…” diye konuştu.
“Başbakanın yanındayız”
Arınç, “Cemaat konusunda biz bu insanları tanıyoruz, başında bulunan zattan burada en uç noktalarda hizmet eden arkadaşlarımızın her birerlerinin iyi insanlar olduğunu, çok güzel hizmetler yaptığını onlarla birlikte zaman zaman olduğumuzu ve onların hareketine destek verdiğimizi söyleriz. Herhalde onlar da hiç inkar etmezler ama birileri cemaatçi kesilip onların sırtından veya üstünden bir siyasi hedefi bombalamaya kalkarsa kusura bakmayın biz hükümetimizin ve başbakanımızın yanındayız” dedi.
“Allah bahtımızı ve yolumuzu açık etsin, hiç endişe etmeyin evet ekonomik anlamda bize çok kayıp verdirdiler” diyen Bülent Arınç, 11-12 sene önce bu olayların yaşanması halinde bugün Türkiye’de ne hükümet ne siyasetin kalabileceğini ifade etti.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi hamdolsun bomba atsalar gücümüz var. 23,5 milyar dolar IMF borcunu ödeyip de şimdi IMF’ye borç vermeye muktedir bir Türkiye var. Türkiye meydan okuyor, birilerinin gücüne giden de bu. Türkiyede kardeşlik hukuku geçerli oluyor. Eşim cumhurbaşkanının eşini havaalanında uğurlamaya gittiğinde başörtüsünü idam sehpasına çekenler Meclis’te eşimin başörtüsüyle resmi kabul vermemizi yasaklayanlar çok şükür o Parlamento’ya şimdilik 5 tane hanım kardeşimizin başörtüsüyle girdiklerini görüyor ya bu bana yeter. Güzel şeyler olacak. Türkiye gittiği bu yoldan dönmez, kimse döndüremez. bulduğumuz güzellikleri hiç bir şey bize kaybettiremez.”
Milletvekillerinin istifası
Bir milletvekilinin yapacağı her haraketin hükümete, başbakana, partiye zarar verip vermediğini düşünmek zorunda olduğunu vurgulayan Bülent Arınç, şöyle dedi:
“Zarar verecekse kendini feda edecek. Zarar vermediğini düşünüyorsa kendisine uygun olan davranışı da yapacak. Yıllarca en yakınında bulunup şimdi ‘Başbakan da yargılanmalı, istifa etmeli’ demenin veya 45 senelik okul arkadaşlığından sonra ‘başka sebeplerle istifa ettim’ demenin veya kendi partilerinde milletvekili olma imkanını bırakın yüzüne bile bakılmadıkları halde bizden milletvekili olma imkanına kavuşanların yaptıklarına teşekkür ederiz. Ama son yaptıkları fevkalade yanlış olmuştur. Bu yanlışlık Türkiye’de umarım ki onların beklentilerinin aksine AK Parti’nin daha da ak olmasına daha da güçlü olmasına daha da başarılı olmasına yol açsın.
Peki bunlar niçin oluyor. Bunlar olacak. Malzememiz insan. Nasıl biz de yanılıp hata yapabilirsek, yanılabilirsek nefis taşıdığımız hatta tasavvuf ehlinin nefsi emmare dediği yani sürekli insanın kötülüğe yanlışlığa sevkeden bir nefiste taşıdığımıza göre hepimiz kusurlu olabilir, yanlış yapabiliriz. İnsan malzemesinin olduğu yerde herşey olur. Bu siyasette de böyledir, bürokraside de arkadaşlık ilişkilerinde de böyledir. Allah bizi nefsimizle imtihan etmesin. Ayeti kerime ne kadar güzel. Hocamın okuduklarının içinde belki değil ama “Zamanı geldiğinde siz evlatlarınızla, mallarınızla imtihan olacaksınız. Allah o imtihanlardan başarıyla çıkmayı nasip etsin.
Bu bir imtihandır. Yanlış yapanlara ‘ben gönlümden yanlış yaptınız’ diyorum. Çünkü ben çok bunaldığım zamanlarda bile yapacağım hareket hükümetime zarar verir mi diye düşünmüşümdür. Türkiye’nin yetiştirdiği ve 11 yıldan bu yana Türkiye’de başbakanlık yapan o başarılı insanın, inançlı insanın, edepli insanın, Türkiyeyi dünyada bir numaraya getiren insanın, acaba zarar görmesi mümkün olur mu diye düşünmüşümdür. Türkiye bugünlere kolay gelmedi. Sokakta bulmadık sokakta kaybetmeye niyetimiz yok.”