Ali İsmail Korkmaz davasında şok ifade: Polis istedi, şalteri kapattım
Eskişehir’de üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın Gezi protestoları sonrası bir sokakta tekme ve sopalarla dövülerek ağır yaralanması ve 38 gün sonra ölümüyle ilgili davanın tanıkları dinlendi.
Tanıklardan Beşik Otel’in sahibi Erdoğan Gözseçen, polisin kamera olup olmadığını sorduğunu, var demesi üzerine isteği üzerine şalteri indirdiğini söyledi. Tanıklardan istihbarat elemanı olduğunu öne süren Mehmet Beyazıt Mallı’nın ifadesi de polisleri aklamaya çalıştığı gerekçesiyle müdahil avukatların tepkisine neden oldu. Herhangi bir resmi görevi olmadığı öne sürülen Mallı, “Emniyete çalışan gazeteciyim” dedi. Mahkeme başkanı bu tanık çıkarıldıktan sonra, “Bu tanık buralarda tanınan biri” diyerek, akli dengesinin yerinde olmadığını ima etti.
Hürriyet gazetesinden Ali Dağlar’ın haberine göre ana davası Kayseri’de görülen davanın 14 tanığı Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dinlendi. Duruşmaya 50’den fazla avukat müdahil olarak katıldı, salon doldu. 14 tanığın dinlenmesine geçildi.
*Sezer Zehir ( Beyin Cerrahı): “Olay günü beyin cerrahide çalışıyordum, acile Eskişehir Devlet hastanesinden bir hasta geldiği bildirildi. Beyin tomografisini değerlendirdim. Kalp hastalığı geçirdiğini ve kan sulandırıcı kullandığını öğrendim. Hastanın yatışını ve takibini önerdim.”
*Mehmet Arslan (Harman ekmek fırınında işçi): “Gençler her hafta toplanıyordu, olaylar oluyordu bizim orada. Esnaf oradaydı. Bir ara karışıklık çıktı, merakla sese çıktım, sivil polisler gelmiş. Genç bir çocuğu polisler götürürken gördüm. Hamur hanede çalıştığım için olayı görmedim. Jandarmada 8 saniyelik bir görüntü gösterdiler. Olayı görmedim.”
Avukatlar 5 Ağustos tarihli jandarma ifadesinin okunmasını istedi. Sanık avukatı patronu İsmail’in elinde sopa görüp görmediğini sordu, Aslan görmediğini söyledi.
*İbrahim Arslan: “Esnafım. Olay günü fırının önüne geldik koşarak, gaz bombası düşmüştü. Polis küçük biraderi darp edip götürmek isterken olayla ilgisi olmadığını söyleyip aldık.”
Tanıklardan Yılmaz Balkan gelmedi.
*Doğukan Bilir(Anadolu Üniversitesi Konservatuvarı öğrencisi): “Olay gecesi sokağın başında bir süre beklemiştik, üç kişi daha vardı yanımızda. Bunlardan birisi Ali İsmail idi. Önceden tanıyordum.”
Tanık Bilir’in polis başmüfettişine verdiği ifade okundu. Bilir bu ifadesinde olay gönü Espark tarafında provakatör bir grup olduğunu, onlardan kaçarken yüzünde gaz maskesi olan birinin kendisini yakalayıp dövmeye başladığını, arkasından başka polislerin gelerek dövmeye devam ettiklerini söyledi. Aldığı darbeler nedeniyle yere düştüğünü belirten Bilir, sürünerek arabaların arasına gidip, babasını aradığını, onun gelip kendisini aldığını, polislere ifade verip şikayetçi olduğunu anlattı. Bilir, kendisini döven maskeli polisin kahverengi montlu olduğunu ve kendisine hangi örgütten olduğunu sorduğunu söyledi.
*Volkan Ferbilek: “Eskişehir Ticaret Borsası’nda çalışıyorum. Hiçbir tanıklığım yok, olay günü ismim geçmiş, o şekilde tanık yazılmışım. Kamera kayıtlarında zaten o kişinin ben olmadığım anlaşıldı. Olayla ilgili bilgim yok.”
*Mustafa Ayar: “Anadolu Üniversitesi’nde bilgisayarcı olarak çalışıyorum. Otelin sahibi beni aradı, polis görüntü kameralarını açamamış, yardımcı olabilir misin dedi, çalışıyorum, gelemem dedim. Sonra polis aradı, savcı çağırıyor dedi. Otele gittim, programın nasıl çalıştığını sordular, onu gösterdim.”
Müdahil avukatları tanık Ayar’ın bir başka ifadesini hatırlattı. Masa üstünde bir klasörün silindiğini gördüğünü belirten tanık Ayar, savcının sorusu üzerine de polisin, olay anının yer aldığı tarih ve saat kısmını sorduğunu, bunu görüntü üzerine gelindiğinde durdurarak işte burası dediklerini ve nasıl yedekleyeceklerini sorduklarını anlattı.
*Mustafa Arslan: “Dükkanımızın alarmı çalınca koşarak gittik. Polislerden dayak yedik bir arkadaşımla. Esnafız diye bağırdık, polis durdu. Başkaca söyleyecek bir şeyim yok.”
*Erdoğan Gözseçen: “Beşik Oteli’nin sahibi ve işletmecisiyim. Olay gecesi işyerindeydim. Ercan Bilir’in oğlunun (Doğukan Bilir) benim otelin önünde dövüldüğünü gördüm sadece. Televizyondaki görüntüyü gözlerimle gördüm ben.”
POLİS KAMERANIN KAPATILMASINI İSTEDİ, ŞALTERİ İNDİRDİM
Müdahil avukatlarından biri tanık Gözseçen’e daha önce polislik yapıp yapmadığını ve bir başka sopalı saldırgan Serkan Kavak’ı görüp görmediğini sordu. Tanık, bu kişinin elinde sopayla gençlere saldırdığını, kafalarına sopayla vurduğunu, isminin Serkan olduğunu sonradan öğrendiğini belirtti. Şalteri, bir polisin göstericiler tarafından otel yakılabilir demesi üzerine indirdiğini belirten tanık Gözseçen, müdahil avukatın sorusu üzerine polisin kamera olup olmadığını sorduğunu, var demesi üzerine şalteri kapatmasını istediğini söyledi. Gözseçen, millet koşmaya başlayınca şalterin başında olduğunu ve zaten kapatacağını öne sürdü.
Ercan Bilir geldi, Doğukan Bilir’in babası olduğunu söyledi, kayıtları görmek istedi, izlettim, yedek istedi, emniyet kanalıyla isterse verebileceğini söyledi. Polisler geldi daha sonra, harddiski onlara verdim. Sonra yine geldiler, görüntüyü açamadıklarını söylediler. Bir arkadaşımı çağırdım, hard diski açtı, sonra alıp gittiler.
EMNİYETE ÇALIŞAN GAZETECİYİM!
*Mehmet Beyazıt Mallı: “Haberaktif gazetesinin sahibiyim. Olay gecesi olayları sabaha kadar izledim. Göstericiler içinde DHKP-C grup liderleri vardı. Göstericilere kaçmayın diye bağırıyorlardı. Fırının önünde de devamlı izleme yapıyordum.”
Mahkeme başkanının “Bu işlere meraklı mısınız?” sorusuna kötü niyetli olmadığını, yoksa fotoğraf makinesiyle herkesi çekebileceğini söyledi. Müdahil avukatlar, polisleri aklama niyetinde olduğunu belirterek ifadesinin okunup çıkarılmasını istediler. Tanığın olay gecesi sokakta lamba olmadığını, kameraların çalışmadığını öne sürmesi üzerine tepkiler arttı. Müdahil avukatı bu kez tanığa istihbarat elemanı olup olmadığını sordu, tanık emniyete çalışan gazeteci olduğunu öne sürdü. Bu çıkış üzerine mahkeme başkanı avukatı yanına çağırıp duyulmayacak şekilde bir konuşma yaptı. Tanığın ilk ifadesinde de “Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün emniyet basın bölümünde istihbarat müdürü olarak görev yapmaktayım.” dediği öne sürüldü.
MAHKEME BAŞKANINDAN TANIĞA: ABİN KURBAN OLSUN SANA!
Tanık Mehmet Avcı olaya dair bilgi ve görgüsü olmadığını söyledi.
Seyit Can Göl: Venüs çap bahçesinin sahibi olduğunu belirten tanık, bir şey görmediğini söyledi. Polisleri ima edip “Dayak yedik geldik” diyen tanığın mahkeme başkanına abi diye hitap edince başkanın “Abin kurban olsun sana” sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
POLİS DEĞİLSİNİZ ASKER DEĞİLSİNİZ, NEDEN İÇİNİZE ALIYORSUNUZ BUNLARI
Kuaför tanık Habil Kuru, başka bir suçtan tutuklu olduğu için jandarma eşliğinde salona getirildi. Daha önce verdiği ifadeyi tekrar ettiğini söyleyen tanık, “Olayın olduğu yeri görmek mümkün değildi.” dedi. Kendisine kamera kayıtlarının gösterildiğini belirten tanık, kendisine Tatar Ramazan dediklerini söyleyen sakallı, eşofmanlı, eli sopalı kişiyi görse tanıyacağını, bu kişinin gençleri elinde sopayla dövdüğünü söyledi. Tanık, evinden aşağı inip sivil polislerin yanına giderek, çevik kuvvet aracında gördüğü bu kişiyle ilgili, “Polis değil, asker değil, neden bu kişiyi içinizde barındırıyorsunuz?” dediğini, yanıt alamadığını söyledi. Tanık, su kişinin daha sonra spor açık renkli bir otomobille olay yerinden ayrıldığını belirtti.
Gelmeyen tanıklar Yılmaz Balkan ile Koray Demirel’in zorla getirilmelerine karar veren mahkeme, duruşmayı 11 Nisan 2014’e erteledi.
Tanıkların dinlenmesinin ardından müdahil avukatları adliye önünde kısa bir açıklama yaptı. Avukatlar, tanıkların ifadelerinin “hüküm” niteliğinde olayı ortaya koyduğunu, Ali İsmail’in katillerinin peşini bırakmayacaklarını söylediler. Protestocu grup, “Ali’ye kıyanlar, memleketi soyanlar” sloganı attı.