17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında tutuklanan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Bora Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, işadamı Rıza Sarraf, Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner dün tahliye edildi. Tahliyeler ile birlikte soruşturmada tutuklu şüpheli kalmadı. Tahliyesine karar verilenlere yurtdışına çıkış yasağı konuldu. Tahliyelerin 28 Şubat’ta yapılması, 1997 yılında eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun “28 Şubat bin yıl sürecek” sözünü akla getirdi. Türkiye’de emniyet ve yargıda depreme neden olan ‘17 Aralık sadece 73 gün sürdü’ yorumları yapıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen 17 Aralık soruşturması kapsamında tutuklu bulunan işadamı Reza Zarrab, eski bakan çocukları Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan, Hikmet Tuner ve Özgür Özdemir’in avukatları, nöbetçi mahkemeye tahliye talebinde bulundu. Taleplere ilişkin ara duruşma yapan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi, avukatların sözlü beyanlarını da aldı.
Savcı tahliyeye karşı çıktı
Duruşmada Savcı Ekrem Aydıner delillerin toplanması işleminin devam ettiği gerekçesiyle tahliye taleplerine karşı çıktı ve tutukluluk hallerinin devamını istedi. Tahliye talebini değerlendiren İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi İslam Çiçek, ‘atılı suçların şüpheliler lehine değişme ihtimali, delillerin toplanmış olması ve şüphelilerin sabit ikametgâh sahibi olmaları, konumları gereği kaçma ve delilleri karartma ihtimali bulunmadığı’ gerekçesiyle tahliyelerine karar verdi.
Mahkeme ayrıca şüpheliler hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına hükmetti. Haklarında yurtdışına çıkış yasağı konulan şüpheliler, dava açılıp savunmaları alınana kadar ikametgâhlarına en yakın karakola her cuma günü mesai saatleri içinde giderek imza atacak.
Suç vasfı değişebilir
Mahkeme, tahliye gerekçesinde suç vasfının değişebileceğine dikkat çekip şunları dile getirdi: “Şüphelilerin rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve rüşvet vermek suçlarına yönelik delillerin, iletişim tespiti, dinlenilmesi, kayda alınması ve teknik araçlarla izleme ve neticesinde görüntülerin kayda alınması suretiyle elde edildiği, bu şekilde elde edilen delillerin yan delillerle desteklenmediği sürece tek başına esasa ilişkin delil mahiyetinde bulunamadığı açıktır. Toplanan tüm delillerin telefon dinleme ve teknik takip sonucu elde edildiklerinden delillerin toplandığı dolayısıyla karartılmasının söz konusu olamayacağı ve şüphelilerin sabit ikâmetgahı ve konumları itibarıyla kaçma şüphelerinin olmadığı, en son incelemelerden sonra dosyaya kayda değer bir delil girmediği, bilirkişi incelemelerinin her zaman yapılabileceği, kamu görevlisi olmayan şüphelilerin, rüşvet vermek ve rüşvete aracılık etmekten tutuklandıkları, aracılık ettiklerinin yasal delillerle ortaya konulması gerektiği, böylece şüphelilere atılı suç vasıflarının, şüpheliler lehine değişme ihtimalinin yüksek olduğu, bu durumda tutuklu kalmalarının mağduriyetlerine sebebiyet vereceğinden tahliye hükmü kurulmuştur.” Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan şüphelilerin hepsi tahliye edilmiş oldu ve dosyada tutuklu kalmadı. Bu arada tahliye kararını veren Hâkim İslam Çiçek’in İstanbul 34. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görevli olduğu, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi hâkimi Metin Çelik’in yıllık izinde olması nedeni ile İslam Çiçek’in nöbetçi olarak bu mahkemede görev aldığı öğrenildi.
Cezaevinden ayrıldılar
Soruşturma kapsamında tahliyelerine karar verilen Rıza Sarraf, Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan, Metris Özgür Özdemir ve Hikmet Tuner, akşam saatlerinde Paşakapısı Cezaevi’nden otomobille ayrıldı.
24 kişi tutuklanmıştı
17 Aralık’ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında 94 kişi gözaltına alınmıştı. Bu kişilerden 24 şüpheli ‘rüşvet, kara para aklamak, resmi belgede sahtecilik, altın kaçakçılığı ve imar kirliliğine neden olmak’ suçlarından tutuklanmıştı. Tutuklananlardan aralarında eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da bulunduğu 19 kişi itiraz üzerine daha önce tahliye edilmişti.
Başbakan’dan tahliye yorumu: Hak yerini buldu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eski bakan çocukları ile işadamı Rıza Sarraf’ın mahkeme tarafından tahliye edilmesini Balıkesir mitingi sonrası “Hak yerini buldu” diye değerlendirdi. Başbakan şunları söyledi: “Doğrusu benim beklentim bu istikametteydi. Özellikle şu son binlerce dinleme olayları yargıdaki gelişmelerin ne istikamette olduğunu gösteriyor. Şunu ifade etmek istiyorum, bir kısım paralel yargı maalesef çok haksız, mesnedi olmayan adımlar attılar ve şu anda benim ‘Er geç hak yerini bulacaktır’ diye bir temennim vardı ve hak yerini buldu. Temenni ederim ki buna benzer birçok mağdur olan insanlar vardı, o mağdur olan insanlar da hakkın tecellisiyle bu hapishanelerden bir an önce çıkma imkânı yakalasınlar. Temennim odur ki bundan sonra bu iş süratle gelişsin, bu mağdurların da durumu bir çözümü kavuşsun.”
Yolsuzluğun üstünü kapatıyorlar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise tahliyelerle ilgili Çanakkale mitingi sonrası “Daha önce tahliye edileceklerini söylemiştik. Şimdi yolsuzluk dosyalarını kapatmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
BDP Şırnak Milletvekili Kaplan tahliye ilişkin “Yarıgıyı dışarıdan etkilemenin doğru olmadığını her zaman söylüyorum ama siz hakimini, polisini, savcısını komple değiştirdiğiniz zaman olacaklar bellidir” diye konuşurken, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise “Yargının kararıdır. Şu an soruşturma devam ediyor, bir şey söylemem şu anda doğru olmaz” diye yorumladı.
Oğlu tahliye olan eski Ekonomi Bakanı Çağlayan ise “Benim ve ailemin, evladımın başına getirilen, çalışanlarımın başına getirilmek istenen bu felaketi gördükten sonra Mersin’de siyasete ölümüne devam kararı aldım. Sizlerin emrinde olacağım. Bu can bu bedende oldukça sizlerin emrinde, hizmetinde, Sayın Başbakanımın bana vermiş olduğu görev neyse o görevi sonuna kadar devam ettireceğim” diye konuştu.
{BALIKESİR-ÇANAKKALE-MERSİN/AA}
74 günde emniyet ve yargıda deprem yaşandı
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu Türkiye’de emniyet ve yargıda adeta depreme neden oldu. İşte aradan geçen 74 günlük süreçte yaşananlar:
Operasyonun hemen ertesi gün olan 18 Aralık’ta soruşturmayı yürüten İstanbul emniyetindeki 5 şubenin polis müdürü görevden alındı ve yerlerine yeni atamalar yapıldı. Aynı gün dosya kapsamlı olduğu gerekçesiyle ek olarak 2 savcı ataması yapıldı.
19 Aralık’ta İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın görevden alındı ve yerine Aksaray Valisi Selami Altınok atandı.
‘Adli Kolluk Yönetmeliği’ değiştirildi. Adli kolluğun amiri savcılar yerine emniyet müdürü ve vali oldu.
Emniyetin kapıları gazetecilere kapatıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgesi doğrultusunda emniyetteki basın odaları kapatıldı. Gazetecilerin emniyete girişi yasaklandı.
Soruşturmanın koordinatörü başsavcıvekili Zekeriya Öz görevden alınıp Bakırköy’e geçici görevle atanarak dosyadan uzaklaştırıldı. Daha sonra ise HSYK kararı ile Bolu’ya düz savcı olarak atandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı da HSYK kararnamesiyle görevden alındı. Bakırköy Başsavcısı Hadi Salihoğlu İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı oldu. Salihoğlu yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını başlatan savcı Celal Kara’dan dosyayı aldı. Kara infaz savcısı olarak görevlendirilirken, dosyanın idğer savcısı Mehmet Yüzgeç te çocuk mahkemesine duruşma savcısı olarak görevlendirildi. Dosyaya sonradan dahil edilen Mustafa Erol da doyadan alındı. Dosyada Ekrem Aydıner’e kaldı.
Soruşturma süresince hukuk sisteminde de birçok değişiklik yapıldı. Özellikle 25 Aralık operasyonun ardından HSYK’nın yapısının değiştirilmesi gündeme geldi ve önceki gün itibariyle değişiklik Resmi Gazete’de yer alarak yasalaştı. Adalet Bakanı özel yetkilerle donatıldı.
250 bin polisin görev yaptığı emniyet teşkilatında Türkiye genelinde yaklaşık 5 bin polisin görev yeri değiştirildi.
Soruşturmada isimi geçen üç bakan istifa etti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında yapılan 15 Aralık 2013’ten sonraki kayıtların imha edilmesi talimatı verdi.