Umre yolculuğumuza Medine’den başladık.Nasip böyleymiş, yirmi beş yıl aradan sonra ilk defa gidiyoruz Rasulullah (S.A.V)’in yaşadığı topraklara.
Hiç de iyi etmediğimizi anladım bu kadar ara vermekle. Elbette yirmi beş yıl içerisinde büyük değişiklikler olacaktı, ona üzülüp şaşırmıyorum. Mukaddes olmayan aylarda bile Mescid-i Nebevinin, Medine’nin böylesine hınca hınç dolu oluşuna ve bizim bunca yıl buna şahitlik edemeyişimize üzülüyorum.
Elhamdülillah üzüntümüzü unutturacak bir tesellimiz var. Rasulullah (S.A.V)’in Ravzasına onun sevdalılarıyla birlikte vardık. Bir kısmımız yarışmalarda derece alan şuurlu ve dinamik kardeşlerimiz, geri kalanımız da diğer Peygamber Sevdalıları’ndan oluşmaktadır.
Bu kardeşlerle birlikte Rasulullah (S.A.V)’in huzuruna varmak gerçekten bir başka oluyor, ona söyleyeceklerimiz de değişiveriyor.
Medine-i Münevvere demek, sadece kutsal günlerde büyük kalabalıkların oluşması demek değil onbinlerin, yüzbinlerin kesintisiz hergün, her vakit Allah’a ibadet sunduğu bir yer demektir. Ardı arkası bu kalabalık içerisinde biz bir avuç insanız, beş on günlüğüne geldik ve döneceğiz.
Fakat Rasulullah (S.A.V)’in Ravzası önündeki bu bir avuç insanı ben biraz farklı görüyorum ve o şekilde Efendimiz
Aleyhisselam’a duygularımı sunuyorum.
Ya Rasulullah! Şu anda Ravzanda bulunanlar gerçekten senin sevdalılarındır, Peygamber Sevdalıları’dır.
Senin sevdan uğruna bedel ödeyenlerdir ve bunu tescilleyenlerdir.
Senin Rabb’inden getirdiğin hayat nizamını öncelikle kendi hayatlarına geçiren ve silinmez bir şekilde nakşedenlerdir.
Ya Rasulullah! Senden çok uzak diyarlardan gelen bu sevdalıların yaşadıkları yere Muhammedi bir renk verenlerdir.
Medine’nin, Ravzanın iklimini evlerine, yurtlarına taşımanın mücadelesini verenlerdir!
Ya Rasulullah! Şu anda senin Ravza’nın önünde duran bu sevdalılar geride bir çok şehit bırakarak gelmişlerdir.
Senin sevdan uğruna aynen sizin gibi hicret hayatı yaşayanlardır.
Senin sevdan uğruna kuşatılan, ambargo uygulanan, aç bırakılan, çileli yıllar geçirenlerdir.
Ya Rasulullah! Şu anda seni ziyaret eden bu sevdalılar senin sevdan uğruna yıllarını zindanlarda geçirenlerdir.
Ya Rasulullah! Mevsim yine sevda mevsimidir. Bizim diyarlarda senin sevdanı meydanlara taşıma mevsimidir. Ne olur, şimdi onlara bir tebessüm buyur! Senin sevdandan bir kıvılcım alarak dönsünler yurtlarına!
Ya Rasulullah! Senin bir tebessümün meydanlara bir güneş olarak yansıyacaktır.
Bir teveccühün kitlelerin teveccühü olacaktır.
Ya Rasulullah! Senin bu sevdalı yiğitlerin buradan ayrılır ayrılmaz gittikleri her yere senden en taze haberi, en sıcak mesajı götüren heyecanlı elçilerin olacaklar. Vardıkları her yeri Ravzanın kokusuna bürüyecekler. Ağızları senin tadınla tatlandıracaklar. Onları gören, onları dinleyen herkes seni özleyecek senin sevginle tutuşacak ve bir an önce seni görmek için yollara düşecekler ve bu hep böyle sürüp gidecek.
Tweetle
Takip et: @Egehurriyethaber